Muhafazakârlık ve Cinsellik

19. Yüzyıl’a girildiğinde dünyada yükselen iki süper güçten biri olan Britanya’da 1837 yılında Victoria isimli 18 yaşında genç bir kadın tahta çıktı. Kraliçe Victoria’nın iktidârı tastamam 64 yıl sürdü. Bu 64 yıl, dünya târihine “Victorian Era”, yâni “Victoria Çağı” olarak geçti.

Hani “steampunk” filmleri, hikâyeleri seviyorsunuz ya… Karındeşen Jack, Sherlock Holmes, Oliver Twist, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde denilince aklımızda beliren şehirler, sokaklar, insanlar var ya… İşte onların hepsi Victoria Çağı’nın birer görünümü.

Neyse, konumuza dönelim…

Victoria Çağı, Sanayi Devrimi’nin, İngiliz kolonizasyonunun ve Güneşi Batmayan İmparatorluk’un çağıydı. Hızla gelişen sanayi üretimi ve sömürgelerden oluk oluk akan köle, servet ve tüketim talebi ile birlikte İngiltere’de köyden kente akın başladı. Zâten çok da verimli sayılmayan tarımla, hayvancılıkla sürünüp giden yığınlar, manifaktür ve fabrikalarla donatılmış şehirlere iş ve aş bulmaya koştu. Avamın hızla büyüttüğü, gettolarla kanserleşen İngiliz şehirleri, dev adımlarla bozulan gelir dengesizliğinin de etkisiyle, birer kaos denizine dönüştü.

İnsanın kaosa karşı verdiği tepki çoğunlukla tuhaftır: Ya kaosu çocukça reddeder ya da kaostan çocukça korkup savunmaya geçer. Yâni insanın kaosa karşı verdiği tepki genelde çocukça oluyor.

Kaosun hâkim olduğu İngiliz şehirlerinde yaşayanların kaosa karşı verdiği tepki de farklı olmadı: Korkup savunmaya geçtiler. Kitlelerin dönüşüm ve kaos zamanlarında korktukları vakit geliştirdikleri savunma mekanizması ise genelde muhafazakârlaşmadır. İngiltere’de de tam olarak bu oldu ve İngiltere’de garip bir muhafazakârlık trendi ortaya çıktı. Özellikle soylu ya da zengin sınıf arasında yayılan bu trendin temelini ise “cinselliğin baskılanması” oluşturuyordu. Zîrâ artık neredeyse kapı komşusu olan avamlarla çocuklarının oynaşması ve bu oynaşmalardan evliliklerin, hele hele çoluğun çocuğun olması fikri soylu ve zengin kesimi hayli ürkütüyordu. Aynı şekilde, avamın çoluğunu çocuğunu fakirlikten kırılan hânesinin içinde tutması için katı bir muhafazakârlaşma yoluna gittiği, sınıfsal bir “korunma refleksi” olarak gittikçe muhafazakârlaştığı söylenebilir.

Cinselliğin baskılanması insanlık târihi kadar eski bir saçmalık fakat Victoria Çağı İngiltere’sinde yaşanan muhafazakârlık, günümüz muhafazakârlığının atası sayılacak cinsten. Bu yüzden burası çokomelli…

Victoria Çağı’nda cinselliğin baskılanması olayını o kadar abartmışlar ki, kadın hiç arzu duymasın, erkek ise üreme dışında erkekliğini unutsun istemişler. Eşyâdan bile akla kötü kötü şeyler gelmesin diye eşyânın bacakları örtülerle kapatılmış. Vücûdun erojen bölgelerinin ismi anılmaz olmuş ya da değiştirilmiş. Hayvanlara kıyâfet giydirilmiş. Köpeğine şirinlik olsun diye kıyâfet giydirenleriniz var ya, onlar bunu bir kez daha düşünsün. Edebî eserlerden, dîn kitaplarından, resmî metinlerden cinselliği andırdığı düşünülen her şey çıkarılmış ya da sansürlenmiş. İncil ve Tevrat’ın yasakları güçlü olarak uygulanmış, mastürbasyon en büyük günâhlardan ve ayıplardan bir olarak gösterilmiş. Mastürbasyon yapan kadın ve erkekler iğdiş edilmeye varan cezâlarla karşı karşıya kalmış.

Ve bunca baskının doğal sonucu olarak ne olmuş, biliyor musunuz? Pedofili ve zoofilide, toplumda yaşanan cinsel saldırılarda, kadına karşı şiddette, cinsel yolla bulaşan hastalıklarda devâsâ artışlar yaşanmış.

Yâni demem o ki; bir yerde musîbet artıyorsa, bunun sebebini iyi tahlil etmeden o musîbetle başa çıkmak imkânsızdır.


Yayın organı: Gazetelink
Yayın târihi: 19.12.2019
Adres: https://www.gazetelink.com/muhafazakarlik-ve-cinsellik-oguz-evren-kilic/

Site Footer

Sliding Sidebar

    2019 © Oğuz Evren KILIÇ.   Bu internet sitesindeki tüm yazılar ve diğer içerikler izinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz. Tüm içeriğin hakkı mahfuzdur.