Bölüm 2: Kitle fonlaması ve kripto paralar
19-20 Kasım 2019 târihlerinde Türkiye Sermâye Piyasaları Birliği tarafından İstanbul’da düzenlenen ve Türkiye’nin bu alanda en büyük etkinliği olan Türkiye Sermâye Piyasaları Kongresi’nin açılış konuşmalarından birini yapan Sermâye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Sayın Ali Fuat TAŞKESENLİOĞLU, konuşmasının önemli bir kısmını kitle fonlamasına, blokchain ve kripto paralara ayırdı. 3 Eylül 2019’da SPK tarafından yayınlanarak yürürlüğe giren “Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliği” ile kitle fonlaması konusunda o güne kadarki en güçlü ve somut adımı atmış olan ülkemiz açısından SPK Başkanı tarafından yapılan bu konuşma çok önemli. Çünkü ilk kez bu kadar yetkili bir makâm, blockchain ve kripto paralar konusunu vurgulayarak ve isim vererek dillendirmiş oldu. Bundan önce genelde resmî makâmların açıklamalarında blockchain ve kripto paralar ya -genellikle olumsuz şüphe içeren- 1-2 cümle ile geçiştirilir ya da ismi bile anılmadan görmezden gelinirdi. Fakat SPK Başkanı ağzından “kripto para piyasasının konvansiyonel piyasalara çok güçlü bir alternatif teşkîl ettiğini gördüklerini, özellikle genç nüfusun yoğun ilgisini fark ettiklerini, blockchain teknolojisi ile birlikte kripto paraların da geleceği artık ayrılmaz bir parçası olduklarını, kripto paralarla kurum olarak yakından ilgilendiklerini ve bu alanda gerekli düzenlemelerin yapılması için çalışmalara başladıklarını” duymak benim adıma büyük mutluluk oldu. Zîrâ devletin kripto para gerçeğine uzak kalmak yerine inisiyatif alarak ülkemizi küresel çapta öncü bir konuma taşıması en büyük dileğim…
Hazır SPK’nın kitle fonlaması tebliğinden bahsetmişken, geçen haftaki yazımda bahsettiğim bilgileri de göz önüne alarak, kitle fonlaması ve kripto para ilişkisine bir göz atalım…
Bitcoin’in 2009’da kullanıma sunulmasının ardından peşi sıra yeni kripto para projeleri ortaya çıkmaya başladı. Bu projeler kapsamında piyasaya sürülen kripto paraların genel sınıflandırmasından 23 Aralık 2019 târihli “Kripto Paranın Hukukî Tasnifi” başlıklı yazımda bahsetmiştim. Şu ânda var olan kripto paralar 3 ana dala ayrılıyor: Takas paraları, araçsal paralar, menkûl kıymet paraları. Kitle fonlamasında kullanılan kripto paralar büyük çoğunlukla menkûl kıymet parası niteliğinde. Araçsal paraların da kitle fonlaması için kullanılıp kullanılmayacağı ise hem teknik hem hukukî bir sorun.
Bir diğer tasnif, kripto paranın ihraç mekanizması üzerinden yapılıyor. Buna göre kripto paralar Initial Coin Offering (ICO), Initial Exchange Offering (IEO) ve Security Token Offering (STO) olarak sınıflandırılıyor. ICO, en yaygın kripto para ârz yöntemi. ICO sâhibi şirket ya da topluluk, girişimleri için gereken sermâyeyi o şirkete ya da projeye özgülenmiş bir kripto para ihrâç ederek kitle fonlaması yoluyla sağlıyor. Bu kripto parayı satın alanlara ise şirket ya da proje kapsamında çeşitli ayrıcalıklar, opsiyonlar sağlanıyor ya da bu kripto parayı kullanarak projeye dâhil olmalarının yolu açılıyor. Bu yönüyle ICO’lar aslında birer hisse senedi özelliğinden çok, projenin birer ürünü ya da hizmeti olarak değerlendirilebilir.
IEO’lar ise, temel işlevi ICO’lar ile aynı olmakla birlikte, ihraç yöntemi konusunda ICO’lardan ayrılıyor. ICO’lar şirket ya da topluluk tarafından doğrudan ihrâç edilirken, IEO’lar bir kripto para borsası tarafından ihrâç edilir. Bu fark, IEO’ların ICO’lara oranla daha güvenli olmasını sağlıyor. Zîrâ ICO yoluyla para toplayıp sonra yatırımcısını mağdur eden birçok olumsuz örnek mevcut. Fakat IEO yoluyla kitle fonlamasına yönelen bir şirket ya da topluluk, kripto para borsası ile birlikte hareket etmek ve bu borsanın güvenini temîn etmek zorunda olduğundan, yatırımcı için daha güven verici oluyor.
STO ise bambaşka bir yöntem. STO, bildiğimiz hisse senedinin “tokenize” edilmiş, yâni kripto paralaştırılmış hâli. Bir hisse senedinin temel belirleyici özelliği, şirketin varlığının paylarını temsil etmesidir. Yâni STO, ICO ve IEO’lardan farklı olarak, projenin bir ürünü ya da hizmeti değil, bizzât şirketin ya da projenin payıdır. STO için “dijitalleştirilmiş hisse senedi” desek yeridir. İşte bundan dolayı STO’lar hakkında yapılan hukukî tartışmalar, ICO ve IEO’lar hakkında yapılan hukukî tartışmalardan farklılık gösteriyor. Günümüzde birçok ülke STO’ları hukuken geçerli saymıyor, bir kısım ülke ise bunların ihrâcını açıkça yasaklamış durumda. Çünkü STO’lar, ICO ve IEO’lardan farklı olarak, en açık hukukî iddiâya sâhip kripto para türü: STO’lar, konvansiyonel hisse senedi piyasasının alternatifi olarak görülüyor.
SPK tarafından Eylül 2019’da yayınlanarak yürürlüğe giren tebliğ, kripto paralar ile ilgili hiçbir hüküm içermiyor. Fakat söz konusu tebliğde kitle fonlaması için kullanılacak araçlar ve yöntemler “sınırlı sayı ilkesine” göre sayılmış olduğundan, kripto paralar yoluyla kitle fonlaması hususunda ülkemizde dolaylı bir engel olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle STO yoluyla kitle fonlamasına yönelmek, ülkemizde bugün itibârı ile yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde, mümkün görünmüyor. Zîrâ Paya Dayalı Kitle Fonlaması Tebliği dâhilinde payların hukukî tanımı ve tasnifi yine sınırlayıcı biçimde yapılmış olup, bu tanım ve tasnifte kripto paralara ve dahi STO’lara yer verilmiyor.
Yazımın başında bahsettiğim ve SPK Başkanı Sayın Taşkesenlioğlu tarafından sarf edilen son derece olumlu sözlerden yola çıkarak, başta SPK olmak üzere tüm devletin kripto paralar konusunda yakın gelecekte daha fazla imkân sağlayacağını, kitle fonlaması gibi hızla büyüyen, gelecek va’d eden ve geleceği bizzât oluşturan yeni ekonomik unsurların ülkemizde daha etkin kılınması için adımlar atılacağını, ülke ekonomimizin kronik problemlerinden olan yatırım ve birikim sorununun kripto paraların da büyük desteği ile aşılması için bu küresel fırsatların kaçırılmayacağını umut ediyorum.
Yayın organı: Gazetelink
Yayın târihi: 07.01.2020
Adres: https://www.gazetelink.com/kitle-fonlamasi-oguz-evren-kilic-2/