İnsanlar büyük korkulardan ve krizlerden sonra daha anlayışlı, daha empatik, daha uzlaşmacı olmazlar. Aksine daha bencil, daha korumacı, daha çatışmacı olurlar. Çünkü “kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz”.
Bu salgının sonrasında dünyanın çok daha uzlaşmacı ve dayanışmacı olacağını düşünenler ne yazık ki yanılıyorlar. Daha şimdiden başlayan bir sorumlu, hattâ suçlu arayışı, salgın bittikten sonra tam bir cadı avına dönüşecek. Tabii bu cadı avı gerek devletlerin gerek diğer güç odaklarının ideolojik yönlendirmeleri ile kitlesel bir manipülasyona dönüşecek. Hedefe sâdece Çin’in oturtulacağını düşünüyorsanız yine yanılıyorsunuz. Hedef bir tâne olmayacak. Her güç odağı kendi algı manipülasyonu stratejisi çerçevesinde kitlelerin önüne yeni hedefler koyacak.
Örneğin ırkçılar ve milliyetçiler göçmenleri, Çinlileri, turistleri, İtalyan toplumunu ya da siyâhîleri hedef gösterecek. Ki şimdiden ufak ufak başladılar.
Ya da sosyalistler kapitalizmi, anarşistler devleti, komünistler her ikisini birden hedef gösterecekler. Ki onlar daha ilk günden işe koyuldular.
Kapitalizm yandaşları ise Çin’den yola çıkarak sosyalizmi hedef gösterecek, muhtemelen aşı ve ilâç için özel şirketlere ve jandarma devlet anlayışına teşekkür edilmesi gerektiğini söyleyecekler. Bunlar henüz çok kıpırdanmış değil. Aşıyı ve ilâcı bekliyorlar.
Dünyanın her yanında dîn tüccârlarının ne zırvalayacaklarını tahmin etmek zor değil. Zîrâ onlar her zamanki zırvalamalarına hâlihazırda devâm ediyorlar.
Devletler ise aralarında ne kadar güzel dayanışma sergilediklerinden ve küresel bir başarı kazanıldığından bahsetmek yerine birbirlerine girecekler. İtalya, İspanya gibi ülkeler Avrupa Birliği’ne çemkirecek, Almanya ve onun başını çektiği “Cermen Paktı” İtalyanlar ile İspanyolların “gevşekliğinden” dem vuracak, Fransa her zamanki gibi ayrı kotu rolüne bürünüp herkese çatacak, sonra ABD ile hep birlikte Çin’e saracaklar filân…
Sonra bir bakmışız; salgın hiç yaşanmamış, hiç bu sıkıntılar ve korkular var olmamış gibi gündelik küçük hayatlarımıza dönüvermişiz…
Eskisinden farklı olacak olan ise; ötekiler daha öteki, kutuplar daha keskin, ideolojiler daha saplantılı…
Ve denize düşen sıradan kitleler yine onlara uzatılan yılana sarılıverecekler: Güçlü merkezî otorite, güçlü kamusal denetim, güçlü devlet algısı.
Çünkü insan, aslında yaşlanmış çocuktur. Onu yola getirmek için biraz korkutmak yeterlidir.