Kripto Para Gelirlerinin Yasal Denetimi

masak

Geçtiğimiz günlerde kripto para yatırımcısı ve portföy yöneticisi olan bir müvekkilimizin banka hesapları, MASAK tarafından şüpheli addedilerek savcılığın talebi üzerine mahkeme kararı ile bloke edilmişti. Ülkemizde kripto paranın henüz hukuk sisteminde tanımlanmamış olması bu gibi durumlara sebep olabiliyor. Özellikle yüklü bakiyeler ve para transferleri konusunda MASAK çok hassas davranıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosundaki sayın savcılarımız ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücâdele Büro Âmirliğindeki sayın kolluk görevlilerimiz ile birlikte yaptığımız detaylı çalışma neticesinde sorunu kısa süre içinde

Devâmı

Fikrî ve Sınaî Haklara “Kripto” Dokunuşu

fikri

San’atçısınız. Müzisyensiniz. Ressamsınız. Heykeltraşsınız. Grafik tasarımcısınız. Yazarsınız. Üretiyorsunuz ve geçiminizi san’atınızla karşılıyorsunuz. Fakat telif konusunda bitmez bir bürokrasi içinde debeleniyorsunuz. İşin kötüsü, çoğu zaman bu debelenmeniz sonuç vermiyor çünkü eseriniz dünyanın herhangi bir yerinde sizin haberiniz olmadan kopyalanıveriyor. Hem de öyle bir kopyalanıyor ki, orijinalini sizin ürettiğinizden yana şüpheye düşüyorsunuz. Çoğu zaman eser sâhipliği konusunda ispatla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz, açtığınız dâvâlar sırf bu yüzden sündükçe sünüyor. Eser sâhipliğinin ispat sorunu yüzünden para ve zaman kaybediyorsunuz. Hele yabancı ülkelerde bu işler

Devâmı

Orta Doğu’da Arap Sarmalı 2: Katar Açmazı

katar

Katar krizi kafaları çok karıştırdı, biraz netleştirmek lâzım. Katar, 1971’de bağımsızlığını ilân etmiş, 12.000 kilometrekareden küçük, 2 milyon civârında insanın yaşadığı, sâdece doğalgaz ve petrolden gelir elde eden, her şeyi ithâl eden bir devletçik. Peki, Suudîler ile diğer İslâm devletlerinin Katar ile derdi ne? Dertleri şu: Katar, El Sânî hânedânlığı tarafından yönetilen bir ülke. Bu hânedân, bundan yaklaşık 300 yıl önce Arabistan Yarımadası’nın göbeğindeki Arabistan Çölü’nden kopup gelmiş bir aşîretin devâmı. Bu aşîret, Arabistan’da önemsiz bir çöl topluluğu iken, kendilerine

Devâmı

Protestan Ahlâkı ile Kapitalizmin İlişkisi Üzerine

protestan

“Protestan Ahlâkı Ve Kapitalizmin Ruhu” isimli eserin yazarının Max Weber’den başkası olması düşünülemezdi. Zirâ Weber, muhafazakâr sayılmayacak bir âile yapısı içinde büyümüş ve annesinin Protestan inancının etkisi altında kalmıştı. Weber’in daha küçük yaşlarında beliren Avrupa merkezci târih ve medeniyet anlayışını ilerleyen dönemlerde dinî dayanaklarla güçlendirmesi sonucunda bir “Protestan ahlâkı” tanımlaması ve bunun sermâye tabanlı sistemle ilişkilendirilmesi sonucuna varmış olması, bu bakımdan hiç de şaşırtıcı değildir. Aslında Weber’in doğru bir şekilde tespit ettiği üzere, Reform’u tâkip eden yıllar içerisinde Avrupa karasında

Devâmı

Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve İttihad ve Terakki Cemiyeti Pratiği

itc

Türk milliyetçiliğinin milâdı bir Kazan Tatarı olan Yusuf AKÇURA’nın “Üç Tarz-ı Siyâset” isimli makâlesinin yayınlanması olarak gösterilse de, kökenleri îtibârı ile Türk milliyetçiliğinin doğuş zamanı çok daha öncelere, Nizâm-ı Cedid günlerine kadar gitmektedir. Zîrâ 1789 Fransız Devrimi’nin olduğu yıl “büyük bir tesâdüfle” tahta çıkmış olan ve yine Fransız Devrimi’nin mottosu “Novus Ordo Seclorum (Yeni Dünya Düzeni)” ile benzeşik “Nizâm-ı Cedid (Yeni Düzen)” isimli bir reformlar silsilesini başlatan III. Selim’in döneminde Osmanlı toprakları milliyetçilik ile tanıştı. Tanışma, beklendiği üzere, Balkan topraklarında

Devâmı

Site Footer

Sliding Sidebar

    2019 © Oğuz Evren KILIÇ.   Bu internet sitesindeki tüm yazılar ve diğer içerikler izinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz. Tüm içeriğin hakkı mahfuzdur.